13.05.2012
Gözyaşlarım akıyor be Barney!Öyle kızgınım ki sana, öyle nefret ediyorum ki senden, bana bu saçma sapan ölüm acını yaşattığın için...
Şimdi gözyaşlarım bilgisayarıma akarken, seni anlatacağım. Seni ne kadar çok sevmiş olduğumu...
Bundan 6-7 ay önce, bloğunu buldum. Okudum, okudukça kızdım. Sonra sana mail attım, kim sikti seni de bu kadar giydiriyorsun, ananın, ablanın, kardeşinin, kuzeninin, teyzenin cinsine.
Ben sevmem, sevemem, ben sikerim. Kadınlar sikilmek içindir, en uzun ilişkim bile bi kaç ay sürdü, dedin.
Sonra sana kadınların öyle olmadığını kanıtlamak istedim. Neden kanıtlamak istediğimi bile bilmiyorum, ben ki biri ile internetten ilk kez bir iletişim kurmuşken, bir de, kadınlardan nefret eden bir adamla konuşacaktım. Sonra arkadaş olduk, bana kendinden bahsettin, gariptin, askerde kurşun bile yemiştin, askerlik olayından anlamam ama sen isteyerek, gitmiştin o kurşunların uçuştuğu yere, harbiden delikanlıydın.
Sonra ben sana kendimden bahsettim, hiç bir zaman bana asılmadın, hiç açık olmadığım kadar açığım bir kadına ve sen bir istisnasın ama sanma ki kadınlara bakışım değişecek, onları 2. sınıftan insanlar olarak görmeyeceğim, dedin.
Bir gün düşündüm, bu puştla neden konuşuyorum ki, benim bir sürü arkadaşımın canımı yakan, benim canımı yakan adamlardan bu herif. Neden onla konuşup, hayatına bir artı katayım.
Ve sana bir mail yazdım, şu an seni hayatımdan siktir ediyorum, çünkü sen kötü birisin, çünkü sen puştsun, ben sana bir şey öğretemem, çünkü senin beynin sikinden başka bir şeyi görmüyor ama gün gelecek bir kadını seveceksin, o zaman öyle bir üzüleceksin ki, o zaman öyle bir pişman olacaksın ki dedim.
Bir sürü küfürlü yazıma karşılık, evet puştum evet o söylediğin adamım, ama asla sevmeyeceğim üzgünüm dedin ve gittin hayatımdan.
Bir daha uzunca bloğunu okumadım ama sen benim kini okudun, yorumlar yaptın, ne yüzsüz ibne dedim. Bazen cevap yazmadım, bazen seni aşşağılayan cevaplar yazdım, hiç gocunmadın. Kadınlardan nefret eden biri, ona bu şekilde davranan bir kadına, siktir lan orospu derdi, demedin. Aylar sonra yine bloğunu okuyordum, ben de arada sana muhalefet olacak yorumlar yazıyordum, hatta bir keresinde kavga bile eder gibi olduk. Sonra sana mail atarak, seni feci halde göt ettim, yine tüm ukalalığınla, göt olduğunu kabul etmedin ve tamamıyle ilişkimi kestim, ta ki senden bir mail gelene dek...
Mailinde, "hafiz bak dun gece ilk terk edilisimi yasadim harbi cok koydu. oyle boyle koymadi bir sallandim devrilmedim diyemiyorum cidden devrildim kotu devrildim hemde, sanirim bunca zaman milletin ahini alip onlara cektirdiklerimden sonra o kadar hatunun toplu dualari kabul oldu ve beni siken birisi cikti. demistin birisi karsina cikar diye ve oyle birisi karsima cikti bana aslinda ne kadar degersiz oldugumu hissettirdi ve gitti." yazdın.
Çok sevinmiştim ama üzgün olamana değil, artık gerçekten değer verebilecek biri olmana. Sana bir sürü taktik verdim, hepsini yaptın, en sonunda telefonumu verdim. Mesajlaşmaya bile başlamıştık. Mesajlarında, bana sürekli teşekkür ediyordun, artık iyi biri olduğun, artık kadınlara değer vermeyi öğrendiğin o kadar açıktı ki, hatta aşk acını bile azalmıştı. Başarmıştım, en azından bir kızın dolaylı acısı ile, sana kanıtlamıştım, değer verilebilecek insanların da bu hayatta olabileceğini.
Bir sürü planımız vardı, İstanbul'a gelecektin. Senle kerhaneye gidecektik, benim hayalimdi kerhanedeki faişelerin fotoğrafını çekmek, belki ileride sergi bile yapabilirdim. Sen beni oraya sokacaktın, sen rahaT ol hafız, istediğin yere gidebileceğiz demiştin. Sen bir gel, sana hayatında yaşamadığın günleri yaşatacaktım. Zengin piçiydin ve vermeyi hiç tatmamıştın, sana vermeyi tattıracaktım ama bildiğin vermeyi değildi. İlk gün çocuk esirgeme yurduna gidecektik, ikinci gün huzurevine, üçüncü gün de lunaparka. Hesapları ortak ödeyecektik. Sana kadıköyde sokakta şarap ısmarlayacaktım. En ucuz lokantalarda yemek yiyecektik. Sende bana bir meyhanede rakı sofrası kurduracaktın.
Hayatında ilk kez kadın kankan olmuştu, bana kankadın diyordun. Şaşkındın, hayatımda ilk kez bir kadına kanka sayıyorum diyordun...
Sana kendine hobi bul, insanlara iyilikler yap demiştim, sen de eski hobin olan hikayeler yazmaya karar vermiştin, bana okutmuştun, Bu yazının resmini ve müziğini beraber seçmiştik. Yazamaya devam edeceğim demiştin. O gece sabah 5e kadar mesajlaşmıştık. Sonra senden cevap gelmedi, anladım ki uyudun.
Yatağa girdim bende, sana bir mesaj attım, sabah artık mutlu uyan koç, artık acı bitti, git çık gez dolaş, üret dedim. Uzunca bir mesajdı. Sabah mesaj attın, söylediğimi yaptın, kinge gittin arkadaşlarınla, yenildin feci halde, sürekli mesajlaşıyorduk. Hafız durum kötü, yeniliyorum diyordun. Siktir et, aşkta kazanacaksın diyordum.
O gece yani geçen hafta cumartesi ne olduysa oldu, gece de mesajlaştık, arabanın tekerleğine bir şey yaptığını söyledin. Barda dans ediyordum, telefonum çekmiyordu, mesajlarım gitmiyordu. Dışarı çıktım, sana mesaj attım. Sonra ki gün hiç mesaj atmadın, noldu buna diye geçirdim aklımdan, sonra kesin çok içti, hayvan gibi uyuyordur dedim. Sonra ki günde mesaj atmadın, kıllandım, hala aşk acını tam atlatamamıştın, mesaj attım, intihar mı ettin koç yazdım, cevap attın, küçük bir kaza olduğunu, operasyon geçirmen gerektiğini yazdın. Ciddi bir şey olmadığı aşikardı, olsa küçük der miydin. Yine şımarık piçliğini göstermişsin, dedim. Mesajlaştık, kardeşini beklediğini, onun gazı ile operasyona gireceğini söyledin. Korkuyordun ama ben canının tatlı olduğunu sandım, aklıma gelmedi ki, senin vatana millete hayırlı evlat ol dediğimde, ben zaten o hayır için 2 kurşun yedim, dediğin. Bende sana operasyona gir, ölecek değilsin ki lan dedim. Zaten ölümlük bir şey yok dedin.
Sonraki gün girdin operasyona, yine ses seda çıkmadı, zırt pırt mesaj atan adam yine susmuştu. Öldün mü hafız diye mesaj attım, operasyon iyi geçmedi, 2.ye giricem dedin. Yine kıllanmadım, olur böyle şeyler dedim kendi çapımda, senin bu kadar taşağa vurmanı ciddiye almadım. Tüm gece mesajlaştık, dedin ki, herkes bana çok iyi davranıyor, ne istiyorsam yapıyorlar, bende dedim ki, öleceksin heralde ondan...
Bir de 2 saat ölümle dalga geçtin. Bende sana ayak uydurdum. Saat gece 2ydi mesajlaşmamız bitti, son mesajları çektik, sana, şımarıklığından ders çıkardın inşallah gibi bir mesaj çektim, sen de ben halimden memnunum dedin, peki dedim ve iyi geceler dileyerek yattım.
Bilemezdim ki, sabah öleceğini... Bilemezdim ki onun son mesajın olduğunu. Bilemezdim be koç!
Sonra sana günlerce mesaj attım, cevap atmadın, kıllanıyordum, ama ölemez, en fazla yoğun bakımdadır falan diyordum. Ve sana son kez, jehan barbur'dan gidersen'i dinle iyi olunca dedim. Ve bir mesaj geldi, gönderen barney'di. Ben kardeşiyim. Bir süre müzik dinleyemeyecek, ilginiz için teşekkürler yazıyordu. O mesajı otobüsten inince aldım, ananın amı dedim, öleceğine imkan veremiyordum, kesin dedim bunun durum ağır ama filmlerde hep hayata dönerler yaa. Yediremiyordum. Evin kapısından girecektim ki, geçtim parka, oturdum çocukları izledim, bir yandan nasıl olduğunu sordum mesajla. Cevap gelmedi.
Sabah içim içimi yerken, bir mail attım, sonra telefon açtım ve telefonumu açan olmadı. Mesaj attım son bir umutla ve cumartesi günü iş yerinde çıkmama 15 dakka kala bir mesaj geldi. Hazırlanmışım, üstümü başımı değiştirmişim, bir tek makyajım kalmış yapılmayan, taksime gidicem arkadaşlarıma.
Mesajı okumak için telefonu elime aldım ve okuduğumda işte o an, makyaj çantam düştü yere koç. Nefesim kesildi, kardeşin, mesajlarımı, maillerimi okuyup, meraktan ölmek üzere olduğumu anlamış ki, bana senin öldüğünü yazmış. Cuma günü gömmüşler seni koç!
Gözyaşlarıma hakim olamıyorum, kapı çaldı, bir eğitmen gelecekti, ben bööö diye ağlıyorum, dağılmışım. Knuşamıyorum, anlatamıyorum. Attım kendimi ofisten koç. Açtım arkadaşıma telefon, gelmiyorum ben diyebildim sadece.
Otobüste 1 saat durmadı gözyaşlarım, insanlar panik oldu, su getirdiler. Konuşamıyorum, teşekkür bile edemiyorum.
Sadece sana küfür ediyorum, aklına gelebilecek her küfürü hemde.
Kadıköye geldim, tek amacım içmek, oturucam içicem, annem dedi, kızım maç var, biliyorum çok üzgünsün ama yalvarırım, kalma orada. Dinledim annemin sözünü, gittim cana. Canda fenerbahçe stadında oturuyor, eve girdim, yürü dedi, sen kötüsün, maç bitene kadar, içelim sahilde. İçtik sahilde, senin için içtim koç. Ben 2 bira ile sarhoş olurum koç Dün gece 3 buçuk bira içtim, zor sarhoş oldum.
Sana kaldırdım her yudumumu.
Kardeşinle mesajlaştım. Kardeşin de mezarında içiyordu, şerefe dedik karşılıklı. Ama mesajların göndereni yine, barney'di.
İnanamıyordum, ağlayıp, ağlayıp durdum yine. Sevgilimden ayrıldım bu kadar ağlamadım koç, anneannem öldü geçen sene, bu kadar ağlamadım koç!
Ben seni çok sevmişim, ben sende hırçın, kör ama görmeyen başlayan, dünyanın en temiz, en net, en gerçek kalbini gördüm.
Ben senin kankadınındım!
Yapmayacaktın, ölmeyecektin. Üzmeyecektin beni bu kadar.
Bugün anneler günü koç, annem sabah aradı, uyuyamadım annem sabah kadar, arkadaşının annesini düşündüm, sabahı sabah yaptım, dedi. Üzmeyecektin biricik anneni, sana tapan kardeşini.
Sen kadınları seviyordun artık, sen kadınları sevmezken bile, saygılıydın koç
Eskiden bile, diğer puştlar gibi, sağ gösterip, sol vurmazdın, siktin mi siker, eyvallah etmez, kandırmayı bilir ama sadece hak edene yapardın. Hak etmeyene destek verirdin.
Sen adam gibi adamdın. Seni sevmezlerdi kadınlar, çok ahh aldın, çok üzdün ama hak eden üzüldü be koç.
Sende hak ettin, o kızda seni üzdü. Hayat böyle bir şeydi işte, kadını erkeği yoktu.
Akıllısı, aptalı vardı...
Sen akıllıydın, hemen toparladın. Aşk diye bir şey yoktu ama aşk gibi sanılan vardı, çok şükür ölmeden yaşadın bunu koç.
İyi ki yaşadın...
Seni unutmayacağım Barney, ister bil, ister bilme! Kardeşin bana yakında bir fooğrafını gönderecek, onu asıcam odama. 50 Yaşımda da olsa, o fotoğraf o duvarda kalacak. Çünkü sen özeldin koç, sen harbinden adamdın, harbiden tertemiz yürekli, vatanı için canını verecek ve bunu göstermeyecek kadar da mütevazi bir adamdın.
Seni çok özleyeceğim ve Seni çok sevdim Hafız!
Her neredeysen, hoşçakal. Aslan gibi kardeşin de, ben de seni unutmadan, hep yaşatacağız o kocaman yüreğini.
Ailene sabır, sana da huzur diliyorum.
Not: Senin o saatlerde gömüldüğünü bilmeden, sana Jehan Barburdan giderseni dinle yazdım ya,
Gidersen bana da bir dengini yolla
Dinerse gözyaşın beni de ağla
Arkanda beni bırak gönlüme aldırma
Ardında bir beni bırak gönlüme duyurma.
Yüzüne bakmam ellerinden tutmam
Sözünü ben duymam
Gideceksen durma.
Diyor sözlerinde, gitmişsin meğer ve dengini de, kardeşin olarak yollamışsın... Eyvallah Hafız!
Kankadının!
Bu da kardeşinden sana Hafız!
http://barneysikerson.blogspot.com/2012/05/benim-bir-abim-vard.html#comment-form
Kankadının!
Bu da kardeşinden sana Hafız!
http://barneysikerson.blogspot.com/2012/05/benim-bir-abim-vard.html#comment-form
(Blog kapatıldığı için malesef yazıya ulaşılamıyor)
Dokundu be.
YanıtlaSilaynen Arçibıl aynen
SilBen eski blogumda defalardca yorumlaştığım kişiydi Barney.
YanıtlaSilKankadın'ın yazdığı gibi sinir ederdi ama iyi biri olduğu da belliydi. Birkaç mailleşmemizde olmuştu. Ölüm haberini ilk aldığımda şok geçirmiştim bi'başka bloggerla.
Huzur içinde uyusun. Tüylerim 14 ay sonra bile diken diken oldu bu yazıyı okurken.
Ben blogum yokken okurdum iş yerinde kafa dağıtmak için gizli saklı olurdu bu biraz :D ama yazılarından aklımda kalan fazla olmadı, eğer böyle bir şey olacağını bilseydim anısına bir kaç arşivlik yazı paylaşırdım
Siloff çok fena bi haber bu ya dağıldım.. algım gitti. Barney blogu kapattı yeniden açtı sanmıştım ben bu blogu ilk görünce şöyle bi gezinince.. kahretsin ya..
YanıtlaSilOkuyunca tekrar hatırladım o zamanlar neler hissettiğimi, ne çok üzücü bir süreçti.
YanıtlaSilBende de bazı yazıları var, sana atabilirim, mail adresini verirsen.
Sende yayınlarsın.